Most Wanted’da herşey vardı. Çok fazla bahsetmeye gerek yok sanırım. Oyun grafiksel olarak mükemmel ötesi, sürüş dinamikleriyle başarılı, sesleriyle harika ve oyun modlarıyla vazgeçilmezdi. Birçoğuna göre serinin hala en iyi oyunudur. Bana göre Nfs 3′tür hala. Bence serinin en iyi oyunu olmasa da en iyi üç oyununun içindedir kesinlikle. Underground değişikliğinden sonra Nfs’nin özüne dönerek şehir içi free roam güzelliğini de eklediği şaheser bir oyundur. Nfs serisine bu oyuna benzer daha gelişmiş özelliklere ve oyun modlarına sahip bir ilave yapılırsa kesinkle çok daha iyi olacağını düşünüyorum. Fakat bunu yaparken Undercover’daki gibi daha vasat hale getirmeyip kesinlikle kendilerini aşacak şekilde yapmaları gerekir. (www.bilgiustam.com)
Most Wanted'ın konusu,karakterimizin güzel bir sonbahar akşamı,aşırı derece modifiyeli BMW M3 GTR ile kurgusal bir şehir olan Rockport şehrine girmesiyle başlıyor.Rockport sokak yarışlarının sık yapıldığı oldukça hareketli ve büyük bir şehir.Şehre ayak bastığımızda burasıyla ilgili başka bir gerçekle daha karşılaşıyoruz:polisler.Çavuş Cross ve adını oyun boyunca öğrenemediğimiz güzel yardımcısı yolumuzu kesiyor.Cross hemen bizi tutuklamaya kalkıyor,ama telsizden gelen bir mesaj bizi ilk günümüzdeki beladan kurtarıyor.Ancak Cross Corvette C6'sının anahtarı ile aracımızın kaportasını boydan boya bir güzel çiziyor.Şehirde ise ilk tanışma fırsatını bulduğumuz kişi Mia Townsend,gerçek isimiyle Josie Maran.Mia bize yarış dünyasında yardımcı oluyor ve oyun boyunca bize eşlik ediyor.
Bu hareketli şehirde günden güne adını ve aracını duyuran karakterimiz,şehrin en iyi yarışçılarının bulunduğu 15 kişilik "blacklist" adlı listede kendine bir yer bulmak istiyor.Blacklist'te yükselmenin yolu ise önce rakiplerin dikkatini çekip daha sonrada onlara meydan okumak.İşte bu kısımda blacklist'te #15. sırada bulunan Clarence "Razor" Callahan ile tanışıyoruz.Razor girdiği yarışları kazanmak için türlü türlü hileler yapan hırslı bir kişi olarak karşımıza çıkıyor.Razor'a meydan okuyan karakterimiz ortaya BMW M3 GTR'ını koyuyor.Ancak hileci Razor ve onun sinsi arkadaşları yarış başlamadan önce aracımıza hasar veriyorlar ve bizde yarışı haksız yere kaybetmiş oluyoruz.Aracımız Razor'un eline geçmişken o bölgeyi polisler basıyor.Bizimde aracımız kalmadığı için Çavuş Cross ve yardımcısı bizi tutukluyor,anlayacağınız hapse atılıyoruz.Bu süre içerisinde Razor ise boş durmayıp M3 GTR'ımızı kullanarak blacklist'te tüm rakipleri devirip birinciliğe oturuyor.Elinde hiç bir şey kalmayan karakterimiz hapisten çıkınca Mia bize bir araç bularak saklanabileceğimiz hücre evleri yani "Safe House" lar ayarlıyor,böylece şehirde uzun bir yarış kariyeri de başlamış oluyor.Oyun boyunca amacımız blacklist'te yükselerek birinciliği ve çaldığı arabamızı Razor'dan almak.(Ancak araba hırsı daha ağır basıyor.)
Oyunumuzun hemen başında yaklaşık olarak 20 dakika süren,içerisinde zaman zaman aktif bulunduğumuz bu ön anlatım bölümü,gerek oyunun hikayesini ön plana çıkarması, gerekse oyun deneyimini güçlü bir arka planla birleştirerek oyuna bir amaç katması nedeniyle önceki yapımlarda gördüğümüz çoğunlukla yetersiz konu anlatımının giderildiğini gösteriyor. Özellikle kullanılan olağanüstü ara videoların buna yardımcı olduğunu söylemek mümkün. Underground 2'de konsept olarak benimsenen çizgi roman biçimindeki anlatım hikayeyi sığ gösterirken, Most Wanted'da kullanılan videolardaki olağanüstü oyuncu performansı, gerçek görüntülerin oyun içi görüntülerle sentezlenmesi ve flashbacklerle (geriye dönüş) güçlendirilen sinematik kalitedeki sahneler bir aksiyon filmini aratmayacak kaliteye sahip. Buna benzer ara videolar oyun süresince çeşitli zamanlarda hikayeyi destekleyerek bütünlüğü sağlamış.
Serinin yeni temsilcisi Most Wanted'da ilk göze çarpacak olan şey kuşkusuz yarışların artık gün ışığında yapılıyor olması olacaktır. Underground ile başlayan karanlık gece yarışlarının ardından uzun süre sonra tekrar gün ışığında yarışmak gerçekten heyecan verici. Bu tercihte yapımın görsel becerilerinin de oldukça ilerlemesinde oldukça etkili olduğunu söylemek mümkün. Gerçekten de ekran görüntüleri ve oyun içi deneyime bakıldığında bu farklılığı hissetmek mümkün. Görsellik dışında ayrıca gündüz yarışları oyunun atmosferi ve kurgusunu da daha da güçlendiren bir etken olarak karşımıza çıkıyor.
Yeni şehrimiz Rockport yine detaylı bir biçimde hazırlanmış ve oldukça geniş bir yapıya sahip. Deniz kenarında ve ortasından geçen bir nehirle ayrılan şehir farklı karakteristik özelliklere sahip yol çeşitleriyle her türlü beklentimizi karşılıyor. Rockport'un özellikle sert dönemeçli ve hızlı virajları, geniş otobanları, dik yokuşları ve ara sokaklarıyla gerçek bir yarış cenneti olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle aracınızın dört tekerleğini de yerden kesebileceğiniz yüksek hızlı tümsekler oyunun sinematik görselliğini daha da ön plana çıkarıyor. Downtown, Rosewood, Point Camden ve Gray Point olmak üzere dört büyük semte sahip şehrin bir kısmı kariyer modunda ilerledikçe aktif hale geliyor. Yeni semtler açıldıkça ve farklı mekanlarda yarış yaptıkça şehre aşinalığımız git gide artıyor. Kalabalık ve yüksek binalarla çevrili şehir merkezinden, hız yapmaya son derece elverişli otobanlara, yerleşim yerleri ve şehir dışına açılan yollara kadar yapımcı tipik bir Amerikan kentinin tüm özelliklerini yapıma aktarmayı başarmış. Şehrimizde yine yayalar bulunmuyor. Yeni yapımda oldukça etkileyici bir atmosfer bulunduğunu söylemek mümkün.
Oyunda kariyer boyunca yapmamız gerekenler oldukça basit; belirli sayıda yarış kazanıp, polisle ilgili istenen bounty (üzerinize konulan ödül) ve milestone adı verilen aşamaları tamamlayarak blacklist'teki yarışçılara sırayla meydan okuyoruz. Burada yapımdaki yarış modlarına önceki yapımlardan tanıdık olan Circuit, Sprint, Drag ve Lap Knockout'un yanı sıra Tollbooth ve Speedtrap adlı iki yeni seçenek daha eklendiğini görüyoruz. Tollbooth, zamana karşı yarıştığımız oldukça eğlenceli bir yarış türü. Amacımız otobanın bilet gişeleri arasında kısıtlı zaman diliminde parkuru tamamlamak. Bu yarışlarda kimi zaman tüm yol bir giriş ve bir çıkış gişesinden oluşabilirken çoğunlukla yolun tümünün birden çok gişe arasında bölündüğünü görüyoruz. Gişeler arasında elde ettiğimiz zaman değerlerinde oluşan farklar bir sonraki gişeye giderken kullandığınız zaman dilimine eklenerek avantaj olarak kullanılabiliyor. Genellikle şehir etrafındaki geniş yollar, otobanlar ve caddelerde oldukça yüksek hız ve tempoda oynanan Tollbooth ilk bakışta oldukça kolay bir karakteristiğe sahip olmasına rağmen, oyunun ilerleyen bölümlerinde azalan zaman dilimleri ve artan trafik nedeniyle oldukça zorlayıcı olabiliyor. Özellikle önceden belirlenmiş ve hız yapmaya müsait yolların bu modda tercih edilmesi genelde aracınızın performansı konusunda da fikir edinmenize de yardımcı olacaktır.
Diğer yeni yarış türümüz ise yine oldukça yaratıcı bir deneyim sunan Speedtrap modu. Bu yarış türünde pist boyunca çeşitli yerlerde konumlandırılmış radar geçiş noktalarında kaydedilen hızınız toplanarak yarış sonunda elde ettiğiniz toplama göre sıralamadaki yeriniz belirleniyor. Aynı anda 4 aracın yarıştığı yarışlarda bu yüzden 1. olmaktan ziyade bu noktaları en hızlı geçmek daha önemli. Ancak yapımcı oyuncunun çok gerilerden gelerek diğer yarışçılardan kopmasını önlemek için küçük önlemler almış. Buna göre birinci olarak bitiş noktasına oyuncunun varmasıyla birlikte arkadan gelmekte olan diğer yarışçıların hız toplamları zaman geçtikçe belirli aralıklarda düşmeye başlıyor. Bu, en önde bulunan oyuncuya ufak bir avantaj sağlarken, aynı zamanda kimi işgüzar oyuncuların yarıştan koparak arkada hız rekorları kırarak birinciliğe tırmanmasını önlüyor. Bu modda başarılı olabilmek için bu yüzden diğer yarışçılardan kopmadan ya da yarışı önde götürerek bu noktaları mümkün olan en yüksek hızda geçmek gerekiyor. Bu yüzden radar noktalarına yaklaşırken nitro kullanımı ve aracınızın hızını yükseltmek için iyi konumlandırmanız bu moddaki anahtar noktalar olarak kabul edilebilir. Özellikle trafikteki diğer araçlara ve sert dönüşlere de dikkat etmek gerekiyor.
Oyunda Underground serilerinden tanıdığımız Lap Knockout, Drag, Sprint ve Circuit yarışlarının yapımda temel formlarını koruduklarını görüyoruz. Ancak Drag yarışlarının oldukça zorlaştırıldığını görüyoruz. Her ne kadar (otomatik şerit değiştirme) temel kontrol sisteminin değişmediğini görsek de bunun asıl nedeni Drag yarışlarında trafik yoğunluğu ve dar yolların oldukça zorlayıcı olması ve pistle kesişen yollardan aniden çıkan trafik araçları olarak gösterilebilir. Bu yüzden gazı kesmeniz ve hatta kimi zaman çarpmamak için frene basmanızın gerekmesi Drag modunu oldukça zor bir yarış türü haline getiriyor. Bu durum Drag'da aracınızı yeteri kadar zorlayamamanın verdiği işkenceyle birlikte biraz sinir bozucu olabiliyor. Yapımcı da bunun farkında olacak ki bu modda diğerleriyle karşılaştırıldığında daha az yarış bulunuyor.
Bahsettiğimiz standart yarış türleri düşünüldüğünde yapımda gördüğümüz bir diğer değişim ise, yarıştığımız alanın yaşayan bir şehir olması nedeniyle yarış sırasında ve sonrasında peşimize polisin takılabilmesi. Eğer yarış esnasında çevrenize fazla zarar verir ya da kaza yaparsanız, hakkınızdaki şikayet polis merkezine ulaşıyor ve son görüldüğünüz yerde ve yöndeki devriye polisler kontrol için bölgeye gönderiliyor. Bu durumda yarışta hem polislerle, hem de diğer rakiplerle uğraşmanız gerekiyor ki bu da oyunun zorlayıcı ancak iyi düşünülmüş bir detayı. Yarışların şehirde sürmesi nedeniyle her yarışın ardından gelen sonuç ekranını kapattığınızda aracınızı yarışı bitirdiğiniz yerde ve hızda buluyorsunuz. Bu şehrin bütünlüğünün oyunun geneline yayılmasını sağlarken, daha gerçekçi ve mantıklı bir tercih olarak karşımıza çıkıyor. Yine bu tercihin bir getirisi olarak yarış esnasında eğer polislerden kurtulmayı başaramadıysak yarış bittikten sonra da polis peşimizi bırakmıyor. Bu durumda polislerden kurtulmak için yine bir kovalamaca sahnesinin içinde buluyoruz kendimizi.
Oyunun odak noktalarından biri de yarış kariyerimizin içerisinde önemli bir paya sahip olan bu polis takipleri. Başınızı aynasızlarla belaya sokmanın tıpkı normal hayatta olduğu gibi birçok yolu bulunuyor yeni yapımda. Bunlar arasında radarlara hız yaparken yakalanmak, trafikteki diğer araçlara çarpmak, kamu malına zarar vermek, dikkatsiz sürüş gibi birçok yolu kullanmak mümkün. Ancak başını belaya sokmak için bu kadar uğraşmak istemeyen ve doğrudan kendisini belanın ortasında bulmak isteyen oyuncular blacklist menüsünden Milestone ve Bounty kısımlarını kullanabilirler. Daha önce de değindiğimiz gibi Milestone'lar oyunda Blacklist'teki rakibimize meydan okumamız için gereken ön şartlardan biri. Her bir Blacklist üyesi için belirli sayıda Milestone ve Bounty değerine ulaşmamız gerekiyor. Burada karşımıza çıkan bir diğer kavram ise "infractions" ya da Türkçesiyle kural ihlalleri. Bunları, hızlı, aşırı hızlı dikkatsiz araç kullanmak, kamu malına zarar vermek, polis araçlarına çarpmak, ya da sivil araçlara çarparak kaçmak şeklinde örneklendirebiliriz. Aracınızı sürerken işlediğiniz suçlar üzerinize konan ödülü yani "bounty" değerini arttırmanın yollarından biri. Ayrıca polis takipleri sırasında hasar verdiğiniz ve kullanılamaz duruma getirdiğiniz araçlar da bounty seviyesini yükseltiyor. Takip sırasında detaylı bilgileri ekranın hemen alt ortasından okumak mümkün.
Milestone ve Bounty seviyeleri sadece Blacklist'teki rakiplerimizin dikkatini çekmek için bir aşama olmanın yanı sıra "Rap Sheet" adı verilen polis dosyalarında da bulunan çeşitli istatistik sıralamalarında en iyi olmak için çalışıyoruz. Rap Sheet'e Mia'nın bize sağladığı gizli bağlantı yardımıyla kariyer menüsünün içerisinden ulaşmak ve buradan hakkımızdaki her türlü polis kaydına ve istatistik bilgilerine ulaşabiliyoruz. Most Wanted'da bu yüzden kariyer modunda sadece blackistte zirveye oturmak için değil, rap sheet'te de en azılı yarışçı olmak için de ilerliyoruz.
Oyuncunun aracının polisle ne kadar "sıcak" bir ilişki içerisinde (yani belada) olduğunu oyun arabiriminde haritayı çevreleyen barın yanı sıra hemen üzerinde bulunan alev logosu ve yanındaki x1 şeklindeki ifadelerle belirleniyor. Daha önce de bahsettiğim "Bounty" ve "Cost to state" (takibinizin devlete ne kadara patladığı) değerleri arttıkça buradaki seviyede gitgide artıyor. Örnek vermek gerekirse, 1x'te sadece 5 polis aracı peşinize düşerken, 2x olduğunda işin içine sivil polis ve yol barikatları, 3x olduğunda çılgınca üzerinize doğru gelen hafif sınıf polis jipleri (Light SUV), 4x'te helikopter ve çivili barikatlar, 5x'te ise süperşarjlı Heavy SUV sınıfı jiplerden, Komiser Cross'a kadar bütün polis teşkilatı peşinize takılıyor. Her bir X ifadesi +5 polis anlamına geliyor. Örneğin 4x'te peşinizde kurtulmanız gereken 5x4=20 araç takılıyor. Ne kadar agresif sürerseniz polisin tavrı da o denli sertleşiyor. Tepenizde helikopterler, arkanızda 20 kadar polis aracı ve önünüzde hızla yaklaşmakta olduğunuz jipler ve çivili barikatlar... oyunun temposunun nefes kesiciliğini harflerle anlatmakta yetersiz kalabiliyor bazen.
Tipik bir polis kovalamacasında izlenmesi gereken prosedürü şöyle tanımlayabiliriz. Öncelikle başınızı belaya sokmak, peşindeki polis araçlarıyla istenilen Bounty değerini ve Milestone aşamalarını elde etmek ve polislerden kurtulmaya çalışmak. Tabi her zaman başarılı olunamayacağı da hesaba katmak gerekiyor. Takip sırasında ekranın altında beliren ve takip durumunuzu gösteren bir ekran bulunuyor. Bu ekranda peşinizde bulunan polis araçlarının sayısı, hasar verdiğiniz polis araçları, kullanılmaz hale getirilen polis araçları'nın yanı sıra destek güçlerinin ne zaman peşinize düşeceğini gösteren bir zaman sayacı bulunuyor. Bu göstergede asıl önemli nokta ise ince bir şerit halinde yeşil ile kırmızı arasında renk değiştiren ve -yakalanma ile kaçış- arasında bulunduğunuz konumu gösteren çizgi. Polisler sizi sıkıştırdığında bu çizgi kırmızı değeri doldurduğunda yakalanmış oluyorsunuz. Aynı şekilde polislerden uzaklaşarak görüş alanlarının dışına çıkıp izinizi kaybettirmeyi başarırsanız bu çizgi "Evade" yönünde yeşile dönüyor. İzinizi tamamen kaybettirirseniz bu kısımda mavi "Cooldown" ibaresi çıkıyor ve dolduğunda peşinizdeki polislerden tamamıyla kurtulmuş oluyorsunuz. Ayrıca yakınlardaki polis araçlarını ve radar noktalarını yönleriyle belirten uyarı sistemi de bu konuda size yardımcı olacaktır.
Polislerden kurtulmanın birçok farklı yolu bulunuyor. Öncelikle otobanda son sürat peşinizdeki polislerden kurtulmak oldukça zor. Üstelik sürekli belirli bir yol üzerinde ilerlemek polisin yol barikatlarını kurmasını oldukça kolaylaştırıyor. Ne kadar hızlı giderseniz gidin belirli bir uzaklıktan sizi izleyen polisler yapabileceğiniz olası bir kazada çabucak etrafınızı çevirip kaçış şansınızı yok ediyorlar. Bunun yerine dar sokaklarda kendinizi kaybettirmek, peşinizde özellikle çok sayıda araç yoksa tercih edilebilir bir yöntem, çünkü ara sokaklarda polis iz sürmekte oldukça zorlanıyor. Özellikle kalabalık polis takiplerinizde peşinizdekilerin bir kısmından kurtulmanın bir başka yolu ise oyunda "Pursuit Breakers" olarak adlandırılan özel noktalar. Bu noktalarda örneğin bir benzin istasyonunun, büyük bir su deposu gibi bir binanın ya da cismin ayaklarına çarparak yıkılmasını sağlıyoruz. Bu arkamızdaki polis araçlarına hasar vermesinin yanı sıra, polisler hasar almasa bile olay yerindeki insanlara yardım etmek için durabiliyorlar. Oyunun harita kısmında takip esnasında kırmızı üçgen biçiminde bir logoyla yerleri belirlenmiş olan çeşitli cisim ve binalarda bunu uygulamak mümkün. Bunun yanında trafikte gezmekte olan kütük ya da araç taşıyan TIR'lara aracınızla temas ederseniz yüklerini yola yıkarak peşinizdekileri yavaşlatmak mümkün. Aynı zamanda bazı TIR'ların altından özellikle yüksek hızlarda geçmek oldukça heyecanlı sahneler yaratıyor. Bunun dışında bu araçlara saygı göstermeniz gerekiyor. Çünkü diğer trafik araçları düşünüldüğünde bu araçlarla çarpışmak çok daha tehlikeli. Diğer araçların aksine TIR'lar çarpışma anında kolay kolay savrulmuyorlar ve diğerleriyle karşılaştırıldığında çok daha geç durabiliyorlar. Özellikle bir takip esnasında TIR'larla çarpışırsanız sıkışma ve dolayısıyla yakalanma olasılığınız artıyor.
Polisten kurtulmak için birkaç öneri vermek gerekirse; öncelikle peşinizde sizi takip eden araç sayısı az ise şehrin ara sokaklarında, "pursuit breakers" yardımıyla izinizi kaybettirmek mümkün. Diğer yandan "Heat" seviyeniz yüksek ve peşinizde oldukça kalabalık bir polis aracı ordusu varsa hızlı gidebileceğiniz ve ani dönüşler için size yeteri kadar açık alan sağlayan geniş yollar ve otobanları tercih etmelisiniz. Yine özellikle polis araçlarının önünüze geçip dikkatinizi bozmalarını ve sizi sıkıştırmalarını engellemek için mümkün olduğu kadar sizi sollamalarını ve yandan çarpmalarını engellemelisiniz. Aksi takdirde bazen aracınıza mıknatısla yapıştırılmışçasına sizi zorlayabilirler.
Yine bu durumda karşınıza çıkacak olan yol barikatlarına karşı oldukça dikkatli olmalısınız. İlk seviyelerde sadece normal polis araçlarından oluşan bu barikatlar, ilerledikçe büyük polis jipleri ve lastiklerinizi patlatmak için yol çivileriyle (ki üzerinden geçerseniz patlak tekerleklerle çok uzağa kaçamıyorsunuz) destekleniyor. Ancak her barikatın da bir zayıf noktası her zaman bulunuyor. Öncelikle barikatın araç bulunmayan boş noktalarından geçmek tercih edilebilir. Ancak bu her zaman mümkün olmuyor, bu yüzden çarpışmanın kaçınılmaz olduğu durumlarda araçların daha hafif olan arka kısımlarına çarparsanız barikatı çok daha etkili bir biçimde geçebilirsiniz. Aynı şekilde dizili iki araç arasındaki küçük boşlukları böylece geçişe uygun hale getirebilirsiniz. Özellikle Heavy SUV'lardan oluşan yol bloklarını geçmek için bu şekilde çarpmak gerçekten çok önemli. Burada kişisel bir tavsiye de bulunmak istiyorum. Çarpışma anından hemen önce hızınızı çok etkilemeyecek bir biçimde el freni ya da düz frene ani biçimde basarsanız hem aracın G kuvvetini ön kısımda birikmesini sağlamış olur hem de süspansiyonun ön tamponu yere yaklaştırmasını sağlayarak temas anında en sert barikatları bile havada uçuşan kağıtlarmışçasına etrafa savurabilirsiniz. Gerçekten doğru zamanlamayla bu ufak ipucundan yararlanarak mükemmel sonuçlar alınıyor. Yine, özellikle hızla yaklaşırken çabuk karar vermekte zorlanıyorsanız, daha sonra yine değineceğimiz Speedbreaker özelliğini kullanarak görüşün az olduğu barikatlarda çivili kısmın yerini belirleyebilir ve aracınızı en uygun biçimde ayarlayabilirsiniz.
Helikopterlerden ise araçlar kadar kolay olmasa da kurtulmak mümkün. Özellikle uzun tüneller, kapalı geçitler ve sık ağaçlık alanlarda helikopterden kurtulmak oldukça kolay. Ancak açık alanda peşinizdeki polis araçlarından kurtulsanız da helikopterler gecikmeden yerinizi bildiriyorlar. Ancak helikopterler size ilerleyen seviyelerde doğrudan müdahale ederek aracınıza çarpıp yoldan çıkarmaya çalışabiliyorlar ve uçarken etrafta oluşan tozdan dolayı görüşünüzü de oldukça azaltıyorlar. Ayrıca polis araçlarına sürekli konumumuzu bildiren telsiz mesajları gönderiyorlar. Ayrıca helikopterlerin belirli bir süre havada kalabildiklerini ve bir süre sonra ikmal yapmak için merkeze döneceklerini de unutmamak gerekiyor.
Peşinizdeki polislerden kurtulduktan sonra "Cooldown" süresini daha çabuk tamamlayabilmek için harita üzerinde saklanabilmenizi sağlayan "Hiding Spot"ları kullanarak zaman kazanmak mümkün. Özellikle aranma düzeyiniz ne kadar yüksekse bu bekleme süreci de o denli yükseliyor. Bu durumda telsizin de yardımıyla polislerin olası konumlarını ve durumlarını göz önünde bulundurarak en yakın gizlenme noktasına gitmek en mantıklı seçim olacaktır. Yakalanmanız haline ise polis kamerasındaki güzel görüntüler eşliğinde apar topar kelepçelenip polis aracına bindiriliyorsunuz.
Bu durumda iki seçeneğiniz bulunuyor. Birincisi ceza tutarını ödeyip serbest kalmak ve aracınızı geri almak, ikincisi ise Blacklist rakiplerini yendiğimizde kazandığımız "Get out of Jail" kartlarını kullanmak. Yapımcı burada oyunu biraz daha zorlaştırmak için eğer aracınız belirli bir sayının üzerinde yakalanırsa haczedilmesini sağlayan bir sistem geliştirilmiş. Eğer binbir zorluklarla aldığınız ve modifiye ettiğiniz aracınızın elinizden uçup gitmesini istemiyorsanız yine blacklistte kazandığınız "Extra Impound Strike" adlı kartları kullanmanız gerekiyor.
Eğer tüm bunları doğru bir biçimde yapmayı başarabilirsek Blacklist sıralamasında rakipleri yendikçe yeni araçlar ve modifikasyon parçaları aktif hale geliyor. Buna ek olarak her rakibi yendikten sonra karşımıza gelen ekranda 6 farklı kutucuk arasında 2 seçim yapmamız isteniyor. Bunlardan 3'ünün içeriğinde "Unique" olarak adlandırılan parçalar ve görsel eklentiler bulunurken diğer 3'ünün üzerinde ise (?) bulunuyor. Soru işaretli kutuların içerisinde hapishaneden ücretsiz kurtulmamızı sağlayan "get out of the jail for free", extra impound strike, para ya da yendiğiniz rakibinizin aracının size geçmesini sağlayan! "pink slip" gibi işinize yarayabilecek seçenekler bulunuyor.
Kariyer modunda oyun modları arasındaki seçimimizi 2 farklı yöntem kullanarak gerçekleştirebiliyoruz. Bunlardan ilki GPS entegre edilmiş harita sisteminde gitmek istediğimiz yarışı ya da yeri tıklayarak o bölgeye aracımızı şehir içerisinde sürmek, ikincisi ise Safe House menüsünü kullanarak Blacklist#15 kısmından yarışlara otomatik olarak katılmak. Blacklist menüsünün basit bir versiyonuna da yine şehir içerisinde gezerken "B" tuşuna basarak erişmek mümkün. Böylece yarışlar arasında hızlı geçiş yapabilmek mümkün hale getirilmiş. Tercihe göre ister çabucak yarışa katılabilir, isterseniz geleneksel yöntemle şehirde yarışın olduğu noktaya kadar aracınızı sürebilirsiniz. Bu tamamen oyuncunun kendi stiline ve seçimine bırakılmış. Şehirde zaman kaybetmek istemeyen oyuncular ise sadece "Car Lot" ve "Shop"lara gitmek için serbest dolaşımı kullanmak durumundalar. Oyun içerisinde Mia ve diğerleriyle olan bağlantımızı bir önceki yapımda olduğu gibi SMS ve Sesli görüşme yoluyla gerçekleştiriyoruz. Yine "Tab" tuşu yardımıyla oyun içerisinde aktif hale gelen bu sistemle size oyun içerisinde işinize yarayabilecek ipuçları sağlanırken, şehirde olan biten hakkında bilgi verilerek hikayenin bütünlüğü destekleniyor. Bu arada, yeni harita sisteminin oldukça detaylı olmasının yanı sıra kullanıcı dostu ayarlarıyla istediğiniz yön bilgisine mümkün olan en rahat biçimde ulaşmanızı sağladığını da notlarımıza ekleyelim.
Oyunun kariyer modunda polis takibi ile yarış arasında oldukça iyi bir denge sunmayı başaran Most Wanted'ın saygıdeğer yapımcısı EA yine uzunluğu düşünüldüğünde de oldukça doyurucu bir deneyim sağlıyor. Ancak yapımın sadece kariyer modundan ibaret olduğu fikrine kapılmayalım. Serinin diğer yapımlarda da gördüğümüz Quick Race seçeneğine eklenen Quick Play bu kez bir çeşit rastgele seçim tekniği kullanarak size uygun bir yarış modu ve araç sağlayarak hızlı bir şekilde oyuna girmenizi sağlıyor. Bunun yanında klasik custom race seçeneği de yine kullanıma sunulmuş. Most Wanted'ın getirdiği bir başka yenilik ise Challenge Series adlı yeni Single Player seçeneği. Bu kısımda tıpkı kariyer modundakilere benzer nitelikteki 69 farklı görev ya da yarışı oynuyoruz. Yarışlar oynadıkça aktif hale geliyor ve kolaydan zora doğru giden bir sıralamaya sahip. Özellikle ciddi biçimde başını belaya sokmak isteyenler bu 69 yarışa göz atmalılar. 7x heat seviyesinde peşinizdeki onlarca "supercharged heavy SUV"dan Chevy Camaroyla kaçmak gerçekten de oldukça heyecanlı bir deneyim.
Bunun yanında yapımın yine oldukça sağlam Multiplayer seçenekleri bulunuyor. EA.com altyapısı kullanılarak normal oyun modlarını 4 kişiye kadar internet üzerinden ya da yerel ağ kullanarak oynamak mümkün. Tipik bir ADSL bağlantısı internet üzerinden rahatça oynamanızı sağlasa da oyunu kendiniz kurmak yerine tercihen daha iyi upload değerlerine sahip oyuncuların oyunlarına katılmak daha iyi sonuç veriyor. Polis olarak oynayabileceğimiz bir seçeneğin, hem multiplayer hem de single player seçenekleri içerisinde olmayışı bir eksiklik gibi görünse de oyunun asıl odak noktası halen "underground racing"i vurguluyor.
Need for Speed: Most Wanted oldukça iyi seçilmiş bir araç filosunu oyunseverlerin beğenisine sunuyor. Yeni yapımda önceki yapımın aksine oyun içerisinde ilerledikçe açılan araçların üst sınırı oldukça yükseltilmiş. Tabi burada kastettiğimiz asıl şey araç sayısı değil araçların ait oldukları segmentler. Yeni yapımda kariyer modunda standart binek araçlardan başlayıp süper spor otomobillere uzanan araç seçenekleri bulunuyor. Yapımcının bu tercihi oyunun kariyer moduna derinlik kazandırdığını söylemek mümkün. Özellikle son model spor otomobilleri serinin son birkaç oyunundan sonra tekrar oyunda görebilmek çok güzel. Yeni yapımdaki resmi araç listemiz ise şu şekilde sıralanıyor:
Aston Martin DB9, Audi A4 3.2 FSI quattro, Audi TT 3.2 quattro, Audi A3 3.2 quattro, BMW M3 GTR, Mercedes-Benz SL 500, SL65 AMG, Mercedes-Benz CLK 500, Mercedes-Benz SLR McLaren, Dodge Viper SRT10, Fiat Punto, Ford GT, Ford Mustang GT, Corvette C6, Corvette C6.R, Cadillac CTS, Pontiac GTO, Vauxhall Monaro VXR, Cobalt SS, Lamborghini Murciélago, Lamborghini Gallardo, Lotus Elise, Mazda RX-8, Mazda RX-7, Mitsubishi Lancer EVOLUTION VIII, Mitsubishi Eclipse, Porsche Carrera GT, Porsche 911 Turbo S, Porsche 911 GT2, Porsche 911 Carrera S, Porsche Cayman S, Renault Clio V6, Subaru Impreza WRX STi, Lexus IS300, Toyota Supra ve VW Golf GTI.
Burada belirtmemiz gereken önemli bir detay bulunuyor. Yapım 2 farklı versiyon olarak piyasaya çıktı. Standart ve Black Edition olarak ayrılan her iki sürüm içerdikleri araçlar ve bazı diğer seçeneklerle birbirinden ayrılıyorlar. Gördüğünüz 36 araç Black Edition'da oynayabileceğiniz araçların tümünü kapsıyor. Bu araçların çoğu standart olarak kariyer içerisinde aktif hale gelirken, bazı araçları açabilmek için kariyer modunu ya da challenge modunu tamamlamak gerekiyor. Yapımcının Aston Martin DB9 ve Porsche Cayman S gibi oldukça yeni modelleri de oyunda sunması gerçekten takdire değer. Black Edition'daki diğer farklılıklar ise özel kutusunda satışa sunulması, içerisinde bulunan Bonus DVD ve Soundtrack seçenekleri ve ekstra vinil ve renk seçenekleri göze çarpıyor. Bu iki sürüm arasında bahsettiğimiz makyajlamaların dışında farklılık olmasa da, daha çok seçenek sunması oyuncuların Black Edition'ı tercih edeceklerini gösteriyor. Aslen aradaki ayrımı oyunun standart sürümün menüsünde ekranın sağ köşesinde 1.0, black edition'da ise 1.2 yazmasından da anlayabiliyoruz.
Araçlarımız için modifikasyon seçeneklerinde de bazı değişiklikler görmemiz mümkün. Öncelikle Undergorund 2'de olduğu gibi aracımıza görsel öğeler satın almak için artık tek tip dükkanlar kullanıyoruz. Aracımız için hem yeni parçalar, hem performans upgradeleri, hem de sticker, vinil, boya benzeri görsel öğeleri tek dükkandan satın almamız mümkün hale getirilmiş. Burada göze çarpan bir diğer detay ise özellikle ön, arka ve yan tamponları ayrı ayrı seçmek yerine artık bir bütün olarak "Body Kit" halinde satın almamız. Yapım beraberinde oldukça zengin modifikasyon seçenekleri sağlamasına rağmen asıl konusu olan polis takibi temasını korumak için varolan seçeneklerimiz bir önceki yapım Underground 2'ye göre azaltılmış. Bunda yapımcının standart parçalar yerine her araç için kendine has, özel olarak üretilmiş modifikasyon ürünlerini oyuna aktarmasından kaynaklanıyor. Zaten diğer bir açıdan baktığınızda son model bir spor aracın modifikasyona ne kadar ihtiyacı olduğu tartışmasını bir kenera bırakalım, alelade her araca uyan standart modifikasyon ürünlerini süper spor otomobiller üzerinde pek hoş durmayacağı da kuşkusuz bir gerçek. Bu sayede seçeneklerimiz sınırlanmış gibi görünse de bu parçaların araçların kavramsal yapısına uygun olması görsel olarak daha olumlu sonuçlar ortaya çıkarıyor.
Body Kit'lere ek olarak "parts" kısmında spoyler, jant, ön kaput ve roof scooplar da yine oyundaki yerlerini almış. "Performance" seçeneği altında yine çeşitli seviyelerde aracımız için satın alabileceğimiz upgradeler bulunuyor. Özellikle motor upgradelerinin ardından aracınızın sesinin değişmesi ilgi çekici bir detay. Son olarak "Visual" kısmında aracımız için vinil, sticker ve boya gibi uygulamaları yapabiliyoruz. Yeni satın alma sistemi shop içerisindeki bu ana kısımlardan çıkmadan önce sepetinizi görüntülemenizi ve paranızı kontrol ederek satın almaya onay vermenizi istiyor.
Aracımız yola çıkmaya hazır, peki bizi ne tür bir sürüş deneyimi bekliyor, biraz da bundan bahsedelim. Most Wanted'da yapımcı Underground 2 altyapısının geliştirilmiş bir versiyonunu kullanıyor. Underground 2'deki oynanış tepkimeleri düşünüldüğünde yeni yapımın daha oturmuş bir sisteme sahip olduğunu söylemek mümkün. Hareket kabiliyeti ve komutlara verilen tepkiler yüksek hızlardaki araç hakimiyeti konusunda büyük bir rahatlık sağlıyor. Oynanış düşünüldüğünde yapımın serinin tümünden ilham aldığını söylemek mümkün. Her ne kadar ilk bakışta Underground tarzının ağırlığı hissedilse de kontroller detaylara inildikçe serinin tümünden izler taşıyan bambaşka bir deneyim sunmak üzere programlandıklarını gösteriyorlar. Özellikle aracınızın kalkış anında güç tekerleklere ulaştığında lastiklerin tutunmada gösterdiği zorluk ve olağanüstü devirlenme açıkçası benim beklentilerim dahilinde olmayan çok farklı bir his veriyor. Asfaltta dahi kalkışta lastiklerin tutunmakta gösterdiği zorluk eleştiriye oldukça açık olsa da özellikle polis takiplerinde sıkıştırıldığınızda ayrı bir zorlayıcı öğe olarak karşımıza çıkıyor. Ancak iyi oyuncular için bu tam aksine bir avantaj, çünkü sıkıştırıldığınız anda araç belirli bir devirin altındaysa nitro ateşlemek mümkün olamayabiliyor. Bu durumda tekerleklerin kaymasını kendi lehinize kullanarak kendinize kaçış alanı yaratabilirsiniz. Yine frenleme tepkileri düşünüldüğünde yeni yapımda ani ve sert uygulamanın daha iyi sonuç verdiğini görüyoruz. El frenini ise daha çok aracın kontrolünü korumak için destek olarak kullanmak daha doğru.
Bu noktada oyuna eklenen önemli özelliklerden biri olan "Speedbreaker"dan bahsetmemiz gerekiyor. Oyun içerisinde "G" ya da sağ "Ctrl" tuşu kullanılarak aktif hale getirilen bu seçenek yüksek hızda viraj dönüşlerinde yardımcı olmak üzere hazırlanmış, sektörde "bullet time" olarak adlandırılan bir çeşit yavaş çekim modu olarak tanımlanabilir. Speedbreaker her ne kadar güzel bir özellik olsa da oyunda olmazsa olmaz bir özellik olarak görülmesi yanlış. Nitekim, oyunu bu özelliği hiç kullanma ihtiyacı duymadan oynayıp bitirmek mümkün olsa da özellikle çok hızlı girilen sert virajlardan sağlıklı dönebilmek için oldukça işe yaradığını da vurgulamak gerekiyor. Özellikle yarış simulasyonu türünde bir oyunda ilk kez rastladığımız bu özelliği etkili bir biçimde kullanma becerisini kazanmak için bir alışma devresi geçirmek gerekiyor. Bu özelliği aynı zamanda yaklaşmakta olan polis barikatına en iyi biçimde çarpmak için de kullanmak mümkün. Yine de "Speedbreaker" özelliğinden mucizeler beklememeniz gerektiğini belirtmem gerekiyor. Bu özellik çoğu oyuncunun yanlış bir biçimde algılayabileceği gibi dar açılı sert dönemeçleri hızınızı koruyarak geçmenizi sağlamaktan ziyade viraja girmeden önce aracınızın dönüş eğimini düzgün bir biçimde ayarlayarak mümkün olan en iyi biçimde geçmenizi sağlıyor. 300 km hızla giderken sert virajları bu şekilde geçebileceğinizi düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.
Yeni yapımda göze çarpan bir başka değişiklik ise oyun içerisinde aracımız için özel olarak "performance tuning" ya da Türkçesiyle performans ayarlamaları yapabilmemiz. Daha önceki yapımlarda da benzer örneklerini görsek de, yeni yapımdaki ayar, gerek kolay erişilebilirliği gerekse kullanışlılığı açısından beğenimizi topladı. Örnek vermek gerekirse, dar sokaklarda sürekli virajların bulunduğu küçük bir pistte vites zamanlamalarını düşürerek aracın daha çabuk hızlanmasını sağlayabiliriz. Tabi bu durumda edebileceğiniz maksimum sürat oranı düşecek olsa da son süratten ziyade hızlanma önemli olduğu için bir avantaj elde etmek mümkün.
Kamera açılarına göz attığımızda serinin son yıllarda benimsediği karakteristik seçenekleri görüyoruz. Yine Most Wanted'da tampon, ön kaput, yakın ve uzak olmak üzere 4 kamera açısını kullanmak mümkün. Oyun stilinize en uygun kamera açısını her zaman olduğu gibi "c" tuşuyla belirlemek mümkün. Özellikle arka görüşün az olduğu kamera açılarına ayna aktif hale gelerek arkanızı da kontrol etmenize yardımcı oluyor. Yapımcı çarpışma anları ve aracınızın tekerleklerinin yerden kesildiği sahnelerde sinematik kamera açıları kullanmış. Bunun yanında, yarışların başlangıcında bazı bölümlerde ve her Blacklist üyseine meydan okuduğunuzda oyun içi görüntülerden elde edilen müthiş sahneler gerçekten görmeye değer nitelikte. Yine aracınızı bitiş çizgisini geçerken ve radarlara yakalandığınızda da güzel bir screen-shot efekti bulunuyor.
Need for Speed: Most Wanted kolaydan zora doğru ilerleyen yapıda bir yapay zeka (AI) sistemi barındırıyor. Yapay zekayı trafik, polisler, rakipler olmak üzere 3 ana kısımda incelemek mümkün. Trafik araçlarının yapay zekası bu tür bir yarışta belirleyici faktörlerden biri olmasa da yeni yapımda trafik araçlarındaki AI'nın biraz daha geliştirildiğini görüyoruz. Öncelikle trafik araçlarının üzerine doğru sürdüğünüzde dümdüz üstünüze gelmek yerine araçlarıyla hızlıca sağa sola manevra yapmaya çalışıyorlar. Özellikle ağır tonajlı tırlar kaza anında oldukça zor durabilirken yükleri yıkıldığında ani fren yapmaya çalışıyorlar. Diğer yandan trafikte TIR'lara önden çarparsanız araçlar kontrolden çıkıp tüm trafiği de kapatabiliyor.
Polislerdeki yapay zeka'da da biraz önce bahsettiğimiz ilerledikçe artan seviyeli artışı görmek mümkün. Genellikle sizin sürüş sitilinize ayak uyduran polisler ne kadar agresif sürerseniz sizi o kadar çok sıkıştırıyorlar. Özellikle yüksek "heat" seviyelerinde sizi durdurabilmek için akla gelebilecek her türlü şeyi yapıyorlar. Bu bazen gerçeklik seviyelerini biraz abartmaya başlıyor. Acaba gerçekte kaç polis memuru sürdüğü jipi sizinle kafaya çarpıştırarak hayatını riske atacaktır gerçekten tartışılır. Ayrıca bazen yol barikatlarıyla çarpışma anında sizi takip etmekte olan araçlar size arkadan çarpıp barikatı aşmanıza yardımcı olabiliyorlar. Yine de genel itibarıyla standart bir karakteristik sergileyen polisler zaman zaman zorlayıcı olsalar da belirli bir süre sonra ne yapacaklarını bir şekilde kestirebiliyorsunuz. Düşündüğümüz kadar yaratıcı olamasalar da yine de tatmin edici olduklarını söylemek mümkün.
Yarıştığımız rakiplerimize gelince, yine gittikçe yükselen zorluk seviyesinin yapay zeka tepkimelerinde önemli rol oynadığını görüyoruz. İlk bölümlerde yarışları zorlanmadan kazanmak mümkünken, ilerledikçe oldukça zorlayıcı olabiliyorlar. Yarış konusunda yapay zekayı incelerken seride yer alan önemli bir özellikten de bahsetmek gerekiyor; "Catch up" özelliği rakiplerinizin sizinle arasındaki farkı yarış içerisinde aşırı açması halinde devreye girerek öndeki grubun temposunu belirli bir düzeyde düşürerek tekrar yarışçıları yakalamanızı kolaylaştırmak üzere düşünülmüş bir özellik. Böylece önde olduğunuz zaman arkadaki rakipleriniz sizin aradaki farkı açmanıza kolay kolay izin vermezken, gerideyseniz yetişebilmeniz için size yardımcı oluyorlar. Yapay zekanın gittikçe zorlaşmasını işte bu özelliğin etkisinin oyunun ileriki bölümlerinde gittikçe daha azalmasından kaynaklanıyor. Bu yüzden ilerleyen bölümlerde hata yaparsanız ve grubun gerisine düşerseniz yetişmek gittikçe daha da zorlaşıyor. Sonuç olarak bu özelliğin hem olumlu, hem de olumsuz sonuçları olabiliyor. Bu yüzden de yapımcı oyunun seçenekler menüsünde bu özelliğin kapatılıp açılabilmesini sağlayan bir bölüm de eklemiş. Zorluk seviyesini genel olarak değerlendirmemiz gerekirse; yapımın her türlü oyuncunun beklentilerini karşılayabildiğini söylemek mümkün. Özellikle kariyer modunun ilerleyen bölümlerde güçlenen rakipler ve artan oyun temposu nedeniyle oldukça zorlaşabildiğini söylemek mümkün.
Need for Speed: Most Wanted sadece oynanılabilirlik özellikleriyle değil, aynı zamanda sunduğu olağanüstü görsel deneyimle de oldukça kaliteli bir yapım olduğunu kanıtlıyor. Oyunun grafik kalitesini genel olarak değerlendirmek gerekirse yapımın türünün standartlarını bir kez daha yeniden belirlediğini görmek mümkün. Araç modellemeleri serinin bir önceki yapımına göre oldukça geliştirilmiş. Her araç kapı yollarından tutun, marka logolarına kadar en ince detayına kadar oyuna aktarılmış. Detaylardaki kaliteyi özellikle Porsche'ler ve Mercedes'ler gibi yuvarlak hatlara sahip olan araçlarda gözlemlemek çok daha kolay. Özellikle üst grafik ayarlarda ne kadar yakından bakarsanız bakın araçlarda kullanılan poligon sayısının oldukça etkileyici olduğunu söylemek mümkün. Yapımcının Most Wanted'da bu kez araç içlerini de renderlaması görsel açıdan daha önce var olan büyük eksikliğin giderilmesinde yardımcı olmuş. Tabi bu tercihte yapımın bu kez gün ışığında olmasının da etkili olduğu söylenebilir. Bilindiği gibi önceki yapımda aracın iç kısmı sadece karanlık olarak göründüğü için hoş durmuyordu. Yeni yapımda kullandığımız araçlarda fiziksel ve performansa etki eden bir hasar modellemesi yerine daha mantıklı olan sadece camların kırıldığı ve aracın boyasının çizildiği ya da aşındığı bir sistem tercih edilmiş. Tabi son model bir spor araç kullanırken aracınızda çizikler ve cam kırıkları görmek istemeyen oyuncular, bu özelliği ayarlar menüsünden kapatabilir.
Oyunda kullandığımız araçlar dışında polis araçlarının da detay seviyesinin yeterli düzeyde olduğunu söylemek mümkün. Yapımcı özellikle polis araçlarında kullandığı hasar efektiyle gerçekten tam puan almayı başarıyor. Gerçekten de polis araçlarını neredeyse paramparça etmek mümkün. Trafik araçlarından bahsetmek gerekirse oyunun genel atmosferini ve kavramsal yapısını bozmayacak şekilde sade biçimde detaylandırıldıklarını söylemek mümkün. Trafikteki diğer araçlarda da işin şiddet boyutunu azaltmak adına herhangi bir hasar modellemesi bulunmuyor. Ancak tırların yüklerine daha önce bahsettiğimiz biçimde hasar vermek mümkün.
Çevre modellemeleri ve yollardan bahsetmek gerekirse yapımcının yine olağanüstü bir iş ortaya koyduğunu görmek mümkün. Rockport şehri birçok açıdan yarışmak ve polis takipleri için mükemmel alanlar sunuyor. Yüksek rampalardan, geniş otobanlara kadar yepyeni bir NFS evreninin yaratıldığını söyleyebiliriz. Her ne kadar içerisinde yayalar olmasa da yaşayan bir şehir havasını hissetmemek elde değil. Özellikle interaktif cisimlerden yol tabelalarına, şehrin merkezinde yükselen gökdelenlerden sonbahar yapraklarla örtülü şehir dışı yollara, golf sahalarından kapalı iş merkezlerine kadar her şey en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş. Yapım her yönüyle olduğu gibi görsel açıdan da birbirini tamamlıyor ve bütünlüğünü pekiştiriyor.
Özellikle geliştirilen oyun motorunun gün ışığında sağladığı asfalt yansımaları ve aracınızda gün ışığının ve dinamik ışıklandırmanın sağladığı görsel deneyim gerçekten de kelimelerle anlatılamayacak düzeyde detaylı. Kimi zaman güneşin parıltısı görüşünüzü etkileyebilecek düzeye geliyor. Değişen hava koşullarıyla kararan gökyüzü ve yağmurun başlamasıyla yerde oluşan yansımalardan araçların arkasında bıraktığı su serpintileri gerçekten görmeye değer. Mükemmel gölgelendirmeye eşlik eden dinamik ışıklandırma efektleri karanlık bir tünele girerken görüşünüzü kısıtlarken tünelin çıkışında ışığın gözünüzü almasını sağlayan "Overbright" teknolojisi yapımın takdire değer bir diğer özelliği. Bu özellik birçok oyuncuya Splinter Cell: Chaos Theory, Far-cry gibi oyunlarda gördüğümüz HDR teknolojisini anımsatacaktır. Adı ister HDR ister Overbright olsun bunun pek bir önemi yok, sonuçta sağladığı deneyim bizim için çok daha önemli. Önceki yapımlarda olduğu gibi hızlandıkça ve nitro kullandıkça artan blur efekti yeni yapımda daha da geliştirilmiş. Sonuç olarak Most Wanted özellikle yüksek çözünürlüklerde ve detay seviyesinde her açıdan bir başyapıt olma özelliklerini taşıyor. Bu konuda eleştiride bulunabileceğimiz tek konu ise görsel açıdan bu derece doyurucu bir yapımda "replay" fonksiyonunun bulunmuyor olması. Gerçekten de oyun içerisindeki görüntüleri düşününce daha önceki oyunlarda gördüğümüz sinematik kamera açıları kullanan bir replay özelliğini aramamak elde değil.
Ses düzenleri açısından baktığımızda alışılagelmiş Need for Speed kalitesinin Most Wanted'da da sürdüğünü söylemek mümkün. Her aracın kendine özgü karakteristik bir motor sesi bulunuyor ve oyun ilerledikçe aracınıza eklediğiniz eklentilerle motorun sesi de değişime uğruyor. Özellikle ses altyapısı bir çeşit dinamik ses yüksekliği dengelemesi teknolojisi kullanıyor. Bunu özellikle aracın ilk kalkışı anında hızla ulaşılan yüksek devirlerde motor sesinin belirginleşmesinden ve yankılanmasından anlamak mümkün. Polis takibi temasının bir zorunluluğu olarak arkanızı da sürekli kollamanız gerekmesi çevresel sesin önemini bir kat daha arttırıyor. Özellikle çarpışma anlarında çıkan sesler, şehrin ve trafiğin sesleri en küçük detayına kadar oyuncuya yansıtılmaya çalışılmış ve bunda başarılı da olunmuş.
Oyun sırasında sürekli dinlemekde olduğumuz polis telsizi kayıtları oldukça net ve gerçekçi anlatıma sahip. Polisler sürekli birbirleriyle ve merkezle haberleşerek konumunuzu bildiriyor ve destek üniteleriyle bağlantı kuruyor. Bu öyle bir hal alıyor ki zaman zaman kendinizi hareketli bir aksiyon filminin takip sahnesinin ortasındaymış gibi hissetmenize neden oluyor. Orta seviyede bir İngilizce gerektiren yapımda kullanılan seslendirmelerin tümü oldukça akıcı ve net ses kayıtlarından oluşuyor.
EA Games'in oyunlarında görmeye alışık olduğumuz üzere yeni yapımda da yine EA Trax çatısı altında toplanmış 26 parçadan oluşan bir müzik arşivi oyun boyunca ve menü sistemi içerisinde bize eşlik ediyor. Yapımcı bu kez oyunun kavramsal yapısına da çok uyum sağlayabilecek metal, tekno ve elektronik müzik türü parçaları tercih etmiş. Sanırım burada tam listeyi vermek gereksiz olacaktır, ama içerisinde kişisel olarak beğendiğim parçalar şunlar; Hush - Fired up, Styles of Beyond – Nine Thou, Celldweller - Shapeshifter ve Suni Clay – In a hood near you. Oyun içerisinde değişen müzik altyapısı özellikle polis takiplerinde dinamik olarak değişiyor. Yeni oyunda yapımcı ayarlar bölümünde EA Trax kısmında şarkıların sıralamalarını değiştirmek ve kendi seçimlerinizi yapmak mümkün.
Yapımın teknik altyapısında kaydedilen gelişmelerin sistem ihtiyaçlarına da yansıdığını görüyoruz. Minimum Sistem olarak Windows 2000/XP işletim sistemine sahip, 1.4GHz ve üzer işlemci 32MB Nvidia Geforce2 MX – Ati Radeon 7500 ve üzeri ekran kartı, 256 MB RAM, 8X CD-ROM ve 3 GB of sabit disk alanı gerektiren yapımı yüksek kalitede akıcı oynamak için çok daha iyi bir sisteme ihtiyaç duyuyor. Özellikle iyi bir ekran kartı ve yeterli düzeyde ram akıcı oyun deneyimi için oldukça önemli. Testlerimizi gerçekleştirdiğimiz sistem P4 2.8E@3.5 Ghz, 1GB RAM, 6600GT konfigürasyonuna sahipti ve yapımı 1024x768 çözünürlükte 1. seviye anti-aliasing kullanarak tam detaylarda akıcı bir performans sergiledi. Athlon 2500+, 512 MB RAM ve FX5600 den oluşan diğer sistemimizde ise 800x600 çözünürlükte ve birkaç ayardan feragat ederek akıcı bir oyun performansı elde edebildik.
Ancak geneli itibarıyla oldukça stabil olan oyunda gölgelerle ilgili bazı problemlerin yanı sıra, özellikle Nvidia ekran kartı kullanan bazı sistemlerde kare sayısında ani düşüşler ve takılmalar görülüyor. Ayrıca görünüşe bakılırsa bunun kaynağında yapımın gölgelendirme performansında bazı darboğazlar yaşanması ve Windows sanal belleğini yapımın sağlıklı kullanmada bazı sıkıntılar yaşanmasından kaynaklanıyor. Bu yüzden yapımcı oyun için en güncel donanım sürücülerinin kullanılmasını öneriyor. Ancak performans sorunlarına ve diğer küçük hatalara ilişkin yapım için çok yakın bir zaman içerisinde bir yama çıkması olası. Bu yamayı beklerken gölgelendirme özelliğini kısarak oyunu biraz daha akıcı biçimde oynamak mümkün.
Son olarak NFS: MW'yi onuncu yılını geride bırakan serinin tümünden izler bulunabilecek yeni ve modern bir sentez olarak tanımlayabiliriz. PC'de sunduklarıyla Xbox 360 gibi yeni nesil konsolların güçlendiği oyun sektöründe PC'nin hala güçlü yeterince güçlü ve rekabetçi olabileceğini göstermesi yapımın önemini arttırıyor. (Tabii NBA 2K6'nın görüntülerine bakarak moralinizi tekrar bozabilirsiniz

Most Wanted beraberindeki müthiş görsel şölen ve oynanabilirlik özelliklerinin yanı sıra çoklu oyuncu seçenekleri de düşünüldüğünde oldukça uzun süre bilgisayarlarımızda yer işgal edebilir. 10 yıllık evrimine şahit olmak isteyen tüm oyun severlerin kesinlikle arşivlerinde yer alması gereken bir yapım Need for Speed: Most Wanted.